CDS tutulamıyor 700 seviyelerine yaklaştı Şimdi ne olacak?
CDS risk pirimi göstergesi olarak dikkat edilen en önemli göstergelerden biri. Ekonomi çevrelerinde yakından takip edilen bu göstergedeki gelişmeler ülke ekonomisinin gidişatı hakkında bize önemli ipuçları verir. Türkiye bu alanda ise oldukça sıkıntılı günler yaşıyor.
CDS risk pirimi göstergesi olarak dikkat edilen en önemli göstergelerden biri. Ekonomi çevrelerinde yakından takip edilen bu göstergedeki gelişmeler ülke ekonomisinin gidişatı hakkında bize önemli ipuçları verir. Türkiye bu alanda ise oldukça sıkıntılı günler yaşıyor.
CDS göstergesi Türkiye açısından son zamanlarda oldukça sorunlu alanlardan biri
5 yıllık Türkiye CDS primi de 607 düzeyinde. Bu değerler çok yüksek değerler. CDS Primi 300’lere kadar bir derece kabul edilebilir, kredilendirilebilir ve 500’lerde ekonominin son derece kötü gittiği anlaşılır, 1000’de de tahta kapanır.
Daha da açık anlatımla;
Türkiye’nin kredi borçlarını ödemesi, finans çevrelerince, CDS priminin de gösterdiği üzere, ödemesi mümkün değil kategorisindedir.
Dikkat buyurunuz; gecikmeli bir ödeme değil, ödeyememe durumunu vurgulanmaktadır…
On ikiye çeyrek var misali, makroekonomik anlamda ülkemiz; iflasın tam eşiğindedir.
Esasen risk priminin yüksek, bu derece yüksek olması durumunda, faizler derhal yükselerek kredi maliyetlerini de artırır. Bu durum ekonominin kuralları içinde doğal bir etkileşimdir.
Ancak;
CDS primi ve 5 yıllık CDS primi, yukarıda verdiğimiz sayısal mertebede seyir ediyorsa o zaman, artık faiz yüksekliği değil, öncelikle kredi bulunabilirliğinin ön planda olması gerekir, ki bu uluslararası finansman kuruluşlarınca kabul edilebilirlik çizgisinden uzaktır.
CDS priminin bu derece yüksek değerlerde adeta yerleşmesi, tabii ki bir anda olmamıştır ve zaten olağanüstü hal dışında da böyle bir hamle, zıplama olmaz.
Yani;
CDS primi bu düzeye çıkarken ekonomide olanların neler olduğunu anımsamak ve sorun olan, yanlışları tek tek düzeltmek, ekonominin kuralları içinde hareket ederek düzeltmek gereklidir.
Yapılmazsa;
İşte o zaman maliyet, gerçekten yüksek, hem de ciddi yüksek olur…
Hem kredi faiz yüksekliğinin yarattığı borçlanma maliyeti, hem de bu durumun makro düzeyde ekonomiye olan maliyeti…
Birçok neden var.
Öncelik sırasına bakılmaksızın bunları alt alta özetleyelim.
– İç ve özellikle dış piyasalarda oluşan güven kaybı.
Hep hatırlatıyorum, Shakespeare’in ünlü sözü; Güven teni terk eden ruh gibidir, kaybolduğunda geri gelmez. Ekonomide ya da tüm konularda kolay kaybedilebilen güvenin yeniden kazanımı çok zaman alır ve ağır bedellere dayanır.
– Yüksek enflasyon
TÜFE 123.8 (Esasen resmî olan TÜİK sayısal değerleridir. Benim kullanım tercihim ENAG’ dan yanadır.)
– Enflasyon – Faiz – Kur üçgeni
Yüksek enflasyonla yaşayan ekonomilerde politika faiz oranlarının artırılması ve enflasyon oranının üzerinde belirlenmesi iktisaden gereklidir. Ancak ısrarla faizleri düşürerek enflasyonun düşeceğini beklemek maliyeti ağır olan bir kur belirlemesine neden olmaktadır.
– TL’nin diğer konvertibl para birimleri karşısında değer kaybı
Bir taraftan ekonomiyi zayıflatırken, diğer taraftan lokal para biriminin satın alma gücünün düşmesi demektir. Bu durumda tüketiciler parayı idareli kullanma yolunu seçer ve daha az tüketirler.
– Stagnasyon, stagflasyon, slumpflasyon, taksflasyon ve diğer …flasyonlar
Dozajı giderek artan süreçlerde yaşanan …flasyonlar ekonomiyi ve ekonominin kredibilitesini düşürürken CDS Primleri hızla yukarılara çıkar.
– Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarında (PMI) artışlar
Brent petrol 130 dolar mertebesine çıkmıştır ki bu düzey son 13 yılın zirvesidir. Benzer şekilde diğer değerli madenler, emtia fiyatları da…
– COVID-19 pandemisi
2019 yılından beri, farklı versiyonları da dahil olmak üzere pandeminin yayılarak devamı neticesinde tüm dünyadaki can kayıplarının yanı sıra oluşan ekonomik yapılar…
– Ukrayna-Rusya savaşı
Süregelen gerginliğin sıcak temasla savaşa dönüşmesinin global ekonomilere etkisi.
– … ve tüm bunlara Türkiye Ekonomisinin kırılgan bir döneminde hep birlikte olması
Herhangi bir sıralama yapmamış olsam da bu gerekçelerin başında; güven ve liyakat unsurları bir arada gelmekte…
Güven azalması gibi bir tanım, belki bir derecelendirme ifadesi olabilir ama ben, bunu böyle düşünmüyorum. Güven; vardır ya da yoktur.
Bir taraftan anlık ve 5 yıllık CDS primleri, diğer taraftan da uluslararası finansman kuruluşlarının Türkiye ekonomisini değerlendirmeleri ve not düşürmeleri de dönüşümlü olarak CDS prim artışlarına ortam hazırlamaktadır.
Enflasyonla başlayan sürecin, hiperenflasyonla devamı, sonraki aşamalarda durgunluk, yüksek enflasyon altında durgunluk, ekonomik büyümenin olmaması ve ekonomide küçülme ve vergilerde yüksek artışlarla, sürekli büyüyen cari açığın kapatılmasına çalışılması, TCMB rezervlerinin 55+ milyar dolar mertebesinde eksik olması, bir türlü tutulamayan özellikle dolar kuru artışları (Doğrusu TL’nin ABD Doları karşısındaki değer kayıpları) bu sarmalın dönüşümünü oluşturan temeller…
Yapılması gerekli temel işler;
Güven tesisine çalışmak,
Liyakat sahibi kadrolarla ekonomiyi yönetmek,
Ekonomi yönetiminde ekonominin kurallarını uygulamaktır.
Bunlar orta ve uzun vadeli girişimler ve doğrular…
Daha kısa vadede;
CDS primlerinin izin verdiği ölçüde, IMF ve diğer uluslararası finansman kuruluşları ile çalışmalara başlamak olabilir.
Zor, ağır koşulları ve reçeteleri olan bilhassa IMF ile kredilendirilmek esasen hükümetlerce çoğu zaman tercih edilmese de nihayette son çare de olsa kullanılmaktadır.
Ama burada;
CDS primleri en önemli kriterdir.
İşte bu yüzden de CDS primi konusu bu derece önem taşımaktadır.
____________
CDS dilimize; kredi temerrüt takası, borçlanmada gecikme takası vb. şekilde çevrilmektedir.
Bizleri twitter üzerinden takip ederek özel haberlere ilk siz ulaşabilirsiniz. Telegram kanalımıza üye olup anında şirket haberlerine ulaşabilirsiniz=> https://t.me/paraajansi Putin internetin fişini çekiyor