FED’in Parasal Sıkılaştırmaya (QT) Geçişi Rafa mı Kalktı?
FED’in, Pandemi sonrasında devreye aldığı -her ne kadar ismen inkâr edilse de- mevcut Quantitative Easing(Parasal Genişleme) patikasının, QuantitativeTightening(Parasal Sıkılaştırma)’e dönme ihtimali ortadan kalktı mı?
Hatırlayacak olursak geçtiğimiz hafta Salı akşamı, eski FED Başkanı(şimdinin ABD Hazine Bakanı) Janet Yellen: Ekonomideki toparlanmanın hız kazanması ile piyasalarda ısınma riski belirmesi durumunda, FED’in faiz artırımları yapmaya başlayabileceğini söylemiş; piyasalarda sert satışlar ortaya çıkmıştı. Her ne kadar, hemen akabinde yine Yellen: Şuan için enflasyonist baskı oluşturacak bir durum görmediğini ve faiz artırımı önermediğini söyleyerek ortamı sakinleştirse de, tabiri caizse; bir defa piyasaların kulağına kar suyunu kaçırdı bile.
Bu kapsamda, dikkatler Çarşamba gününden itibaren; ABD’den gelecek makro verilere çevrilirken, haftanın en önemli dataları;Cuma günü İş İstatistikleri Bürosu tarafından açıklandı. Gelen verilerden 978 Bin düzeyinde artış beklenen Tarım Dışı İstihdam Değişimi; sadece 266 Bin kişilik artış gösterirken, geçen ayın(Mart) datası da; 916 Bin’den 770 Bin’e revize edildi. Keza, İşsizlik Oranı verisi de; yüzde 6.1 ile beklentiler(%5.8) ve geçen ayki gerçekleşmesinden(6.0) kötü düzeyde geldi. Bu, oldukça sürpriz ve kötü rakamlar sonrasında; FED’in olası sıkılaştırmasının zora girdiği varsayımı ile ABD tahvil faizleri hızla geri çekildi(geçici de olsa) ve yine ileriye dönük istihdam/işsizlikhedeflerinin tutturulması için ekstra gevşeme adımları gerekebileceği varsayımı ile de piyasalarda risk alma iştahı artış gösterdi. Şimdi akıllarda şu soru var; FED’in, Pandemi sonrasında devreye aldığı -her ne kadar ismen inkâr edilse de- mevcut Quantitative Easing(Parasal Genişleme) patikasının, QuantitativeTightening(Parasal Sıkılaştırma)’e dönme ihtimali ortadan kalktı mı?
Öncelikle Cuma günü açıklanan verilerin detaylarında; 5 haftaya kadar işsiz kalanların oranında yüksek artış görülmesi, İşsizlik tarafındaki negatif etkilerin geçici olabileceğini bize göstermekte. Kaldı ki, önceki gün açıklanan Haftalık İşsizlik Maaşı Başvuruları’nda; Pandemi öncesindeki son verinin takip edildiği 19 Mart 2020’den bu yana ilk kez 500 Bin seviyesi altında gerçekleşme görülmesi de; Mayıs datasının çok iyi gelebileceğine işaret etmekte. Yine, Nisan ayı İşsizlik Oranı verisini artıran sebeplerden birisinin de; İşgücüne Katılım Oranı’nın yüzde 61,5’den yüzde 61,7’ye çıkması olduğunu da göz ardı etmemekte fayda var.
Diğer yandan, geçtiğimiz haftalarda St.Louis FED Başkanı James Bullard’ın(ki kendisinin söylemleri piyasalarda oldukça yankı bulur): Aşılamada yüzde 70-75 seviyelerine gelinmesinin FED’ipolitika değiştirmeye sevk edebileceğine dair açıklaması hafızalarımızda tazeliğini korurken, şuan için ülkenin aşılama hızı yüzde 35 seviyelerine henüz ulaşmasına karşın ABD Başkanı Joe Biden’ın: 4 Temmuz Bağımsızlık Günü’ne kadar yetişkinlerin en az yüzde 70’nin aşılanmış olabileceğine dair söylemini de hatırlamakta fayda var. Birkaç eyalette normalleşme adımlarının başladığı ülkede, yeni bir Covid-19 dalgası görmez isek; aşılama ve buna paralel Pandemi ile mücadelede beklenen bu hızlı yol haritası, ekonomik toparlanmayı da hızlandırabilir.
Talep tarafında bu bağlamda beklenen canlanmanın yanı sıra, bir diğer gözden kaçmaması gereken unsur ise; Tüketici Fiyatları üzerindeki maliyet bskıları. Öyle ki, son zamanlarda küresel tarafta gerek; tarımsal ürünler başta olmak üzere Pandemi(üretimin; hem kuraklık, hem işgücü kaybı, hem de azalan talep beklentileri ile sekreye uğraması) kaynaklı arz sıkıntıları, gerekse de; Çin gibi bazı ekonomilerin Sanayi ara mallarına aşırı talebi(stokçuluk) doğrultusunda emtia ve taşımacılık maliyetlerinde görülen sert yükselişler de ÜFE tarafında kendisini fazlasıyla hissettirmekte. Birçok ekonomide olduğu gibi ABD ekonomisinde de Üretici Fiyatları son yılların en yüksek seviyesinde. Bu maliyet artışları da doğal olarak TÜFE üzerinde(ve FED monitörünün önemli parçası PCE Enflasyonu üzerinde) etkisini göstererek enflasyonist baskıyı artırmakta. Emtia fiyatlarındaki artış öyle bir hâl aldı ki, ABD enflasyonunun sene içerisinde ulaşabileceği noktalar için yüzde 7 ila 12 arasında tahminler de gelmeye başladı.
Toparlayacak olursak; 1) Kötü gelen Nisan ayı İş İstatistikleri(Tarım Dışı İstihdam ve İşsizlik Oranı), işlerin kötüye gittiğine ve toparlanmanın gecikeceğine dair bir gösterge değil. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç ay içerisindeki tüm makro verileri ve bununla birlikte Pandeminin durumunu dikkatlice izlemekte fayda var. Aşılamada ve buna paralel olarak Pandemi ile mücadelede ABD’deki başarılı seyrin devam etmesi halinde; haliyle ekonomik toparlanmanın hız kazanması beklenmekte. Her ne kadar diğer bölgelerdeki toparlanmayı da göz önünde bulundurmak gerekiyor olsa da, ABD gibi önde giden ülkelerde aşılamanın başarıya ulaşması durumunda; Dünya çapında artacak aşılama talebi ile küresel toparlanmada da hızlanma olacaktır. 2) Korumacılık tedbirleri kaynaklı emtia ve taşımacılık maliyetlerinin bir süre daha artış göstermesi kaçınılmaz gibi duruyor. Gıda ve enerji gibi bazı ürünlerin arz sıkıntılarında; Pandeminin sona ermeye başlaması ile iyileşme beklense de, bu sefer de; ekolojik tarım ve yeşil enerji çalışmalarına geçişin hızlandırılmasına dair hükumetler ve halklar tarafında her geçen gün artan talep ve devam eden küresel ısınma kaynaklı kuralıklık riskleri de maliyetlerin artmaya devam edebileceğine işaret etmekte.
Velhasıl, yukarıda saydığımız etkenler ışığında(şayet yeni bir Covid-19 dalgası gelmez ise); yıl sonuna kadar toparlanmanın hızlanması beklenmekte. Yine, enflasyonist baskıların da; gerek artacak talep, gerekse de devam etmesi beklenen maliyet etkileri kaynaklı olarak devamını beklemekteyiz. Tüm bu varsayımlar doğrultusunda –FED yetkililerinin süreci uzatma gayretlerine rağmen- FED’in senenin kalanı veya 2022 yılı başlarında politika değiştirmesi bir elzem haline gelecek gibi duruyor. Bunun gerçekleşme(hangi aydan itibaren) hızını da elbette; Pandemiden kurtulmanın hızı ve enflasyonist baskıların kalıcılığı belirleyecek desek yanılmamış oluruz.
Yusuf Kavak – Işık Menkul Araştırma Müdürü