İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Büyükaslan: “İnsan artık anlık yaşamaya başladı”
İSTANBUL (AA) – ABDULKADİR GÜNYOL – İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan, “Instagram ya da Facebook’taki bir metni ya da görüntüyü anlık tüketen insan hemen bir başka anlık tüketeceği kaynağa yönelmektedir çünkü insan artık farkında olsa da olmasa da ‘anlık yaşamaya’ başlamıştır. .” dedi.
İnternet ve cep telefonlarının hayatımıza girmesi ile bilginin çok hızlı aktığı bir çağda yaşıyoruz. Kullanıcıların önüne her gün dünya ve ülke gündemini ilgilendiren anlık haberlerden arkadaşlarının yaptığı eğlenceli paylaşımlara kadar sayısız bilgi, görsel ve video paylaşımı düşüyor.
Twitter, Snapchat, TikTok ve Instagram’ın kısa metin ve kısa video politikaları ile birlikte ise kişilerin daha kısa sürede daha çok bilgi alma alışkanlıkları da arttı. İnsanların uzun video ve uzun yazılara olan tahammül düzeyindeki düşüş araştırmalara da yansıyor. Microsoft tarafından 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre, cep telefonunun kullanımının artması ile birlikte insanların dikkat süresi 8 saniyeye kadar düşmüş durumda.
AA muhabirinin Amerikalı yazar Neil Postman’ın “Televizyon Öldüren Eğlence” kitabından derlediği bilgilere göre ise Amerika Birleşik Devletleri’nde seçmenler 1854 yılında Amerikan başkan adayları Stephen A. Douglas ile Abraham Lincoln arasında gerçekleşen başkanlık seçimlerinde seçmenler iki aday arasındaki tartışmayı 7 saatten fazla bir süre dinleyebilmişti.
AA, muhabirine açıklamada bulunan İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan, “İnsanın yeryüzünde var olduğu günden bugüne değişmeyen tek şeyin insanın değişimi, gelişimi olduğunu düşündüğümüzde; geçmişte olanla bugün olanın farklı olacağı açıktır. Bu nedenle internet tabanlı okumalar, yazmalar, öğrenmeler de önceki dönemlere göre farklılıklar gösterecektir elbette.” dedi.
– “Hız, bu çağı tanımlayan bir kavram olarak her zaman gündemimizde olacaktır”
Görsel öğrenmenin etkisine dikkati çeken Büyükaslan, şunları söyledi:
“İnternet tabanlı bütün kaynaklarda, metnin olduğu paylaşımlarda dahi görselliğin ön plana çıkması da bundan dolayıdır. Bilgi çağının öne çıkan temel özelliklerinden olan hız kavramı üzerinde durmak gerekir. Hız, bu çağı tanımlayan bir kavram olarak her zaman gündemimizde olacaktır. Hız kavramını dikkat etme süremizle buluşturduğumuzda bu etki görsel hafızanın öğrenme gücünü daha da artırmaktadır. Bunun bir alışkanlığa dönüşmesiyle geleneksel medyada ya da öğrenme biçimlerindeki içeriğin saatlerle ifade edilen süreleri artık daha kısa ve daha öz içeriklerle daha kısalmıştır. Bunu insanın kısa ve öz olanı tercih etmesiyle açıklamak tek başına yeterli değildir diye düşünüyorum. Düne oranla bugün insana sunulan içeriğin çok çeşitli olduğuna; geleneksel olandan çok daha farklı ve fazla bilgi edinme kaynakları ve içerik bulunduğuna da dikkat çekmek isterim.
7 saatlik başkanlık tartışmasını izleyen insanın başka izleyeceği çok fazla alternatifinin olmadığı dönemlerde o günün insanı için o tartışmayı izlemek anlamlı ve önemliydi; ancak günümüzde öylesine çok bilgi edinme, bilgi paylaşma, yaratıcılık anlamında eser ortaya koyma, kendi filmini yapmaktan tutun da kendi ürününü satmaya kadar öylesine çok alternatif uğraşı mecraları var ki; bugünün insanı için yarım saat bir yere sabitlenip kalmak bile uzun gelmeye başlamıştır.”
– “İnsan artık farkında olsa da olmasa da ‘anlık yaşamaya’ başlamıştır”
Hız alışkanlığına rağmen, iyi bir içerik ve yazılımla servis edilen uzun paylaşımların bile dinleyici ve izleyici bulabileceğinin altını çizen Büyükaslan, “‘Hız ve Kısa süreli’ ifadeleri insanın bir başka yönünü de ortaya çıkarmaktadır kuşkusuz. Bu da insana, söylemek istediğini en kısa sürede en etkili söyleme yetisini kazandıracak, belki de bu durum, ilerleyen yıllarda sembollerin dilimize daha fazla hâkim olması sonucunu doğuracaktır. Instagram ya da Facebook’taki bir metni ya da görüntüyü anlık tüketen insan hemen bir başka anlık tüketeceği kaynağa yönelmektedir çünkü insan artık farkında olsa da olmasa da ‘anlık yaşamaya’ başlamıştır. Girdabına kapıldığımız anların bizi ‘mahkum(!)’ edip etmemesinin de yine bizim elimizle gerçekleşecek olduğunu unutmamalıyız.” şeklinde konuştu.
– Z kuşağı ve TikTok kültürü
Son dönemde sıklıkla gündeme getirilen TikTok videoları ve Z kuşağı tartışmalarına dair soruya yanıt veren Büyükaslan, “Z kuşağına ilişkin yapılan tanımlamalarda genellikle bu kuşağın ‘gelenekten uzak, teknolojiyle iç içe, tüketen ve tatminsiz, bireysel yaşam tercihlerini ön plana çıkaran, vb.’ bir anlayışla hareket ettiği dile getirilmektedir. Her ne kadar bu tanım, bu kuşağa ilişkin bir genelleme barındırsa da, burada sözü edilen tutum ve davranışlar bir genellemenin ötesinde gözlemlerden yola çıkılarak yapılmış tanımlamalardır. Böylesi tanımlamalarda da genellemelerin tuzağına düşmek ‘istisna’ ya da ‘farklı’ olarak gözümüzün önündeki pek çok örneği de yok saymamıza yol açmamalıdır.” diye konuştu.
Popüler sosyal medya platformlarındaki bazı sıra dışı paylaşımların neden yapıldığını da açıklayan Büyükaslan sözlerini şöyle tamamladı:
“TikTok ya da başka tür popüler paylaşımlarla varlığını göstermek isteyen; varlığını göstermeyi ‘becerisini ve her türlü bilişim ve teknolojik ortama hakimiyeti’ olarak yansıtan bu kuşağın insanları, geleneksel olan değerlere karşı duruşlarını da aslında bu tür videoları paylaşarak yansıtmaktadırlar. Nitekim bir iki önceki kuşak için ‘saygı’ kavramı içerisinde görülen şeylerin bu kuşak için biraz daha ‘eğlence’ kavramı içerisine girebilecek türden konular olduğu görülmektedir. Bunun en çarpıcı örneklerine hem Tik Tok paylaşımlarında hem de Youtube, Instagram, Facebook veya başka mecralarda rastlamaktayız. Akranlarıyla yaptıkları her şeyin yaşça kendilerinden büyük olanlarla da yapılabileceği anlayışına sahip olmak zaten bu kuşağı tanımlarken kullandığımız ‘gelenekten uzak’ tanımlamasıyla da örtüşmektedir. Bugün genç yaşlı demeksizin, başkalarını Tik Tok videolarıyla ‘eğlencenin nesnesi’ konumuna düşürenlerin yarın bir başka eğlencenin nesnesi konumuna düşebileceği de gözden ırak tutulmamalıdır.”