'Keşke maskesiz dolaşanlar neler çektiğimi görseler'
AĞRI (AA) – Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Oktay Polat, AA muhabirine, koronavirüse yakalandıktan sonra hastanede tedavi gördüğünü belirterek, “Yaklaşık 13 gün hastanede yatış sürecim oldu.” dedi.
İlk günlerde dehşet derecede ağrıları olduğunu anlatan Polat, şöyle konuştu:
“Vücudumda bir kalemi kaldırabilecek kadar gücümün olmadığını, kaslarımda yırtılırcasına ağrılar oluştuğunu, vücudumdaki kemiklerimin tamamının patlayacak gibi olduğunu hissettim. Daha sonraki günlerde nefes darlığım iyice artmaya başladı. Kovid-19’a yakalanmam sürecinde doktor ve hemşire arkadaşlar sağ olsunlar ellerinden geleni yapıyorlardı ama nefes darlığım gitgide artmaya başlamıştı. İlk 8 günde bir dakika dahi uyku uyuyamadım. Doktor arkadaşlara ileri derecede uykusuzluk çektiğimi, bütün vücudumun ağrıdığını ve nefes darlığımın çok fazla olduğunu söylüyordum. Birçok uyku ilacı vermelerine rağmen hiçbirinin etkisi olmadı.”
Polat, nefes darlığı süresince çok zorluklar yaşadığını belirterek, lavabo ihtiyacını karşılamakta güçlük çektiğini ve bu sürecin çok ağır geçtiğini vurguladı.
“Keşke maskesiz dolaşanlar neler çektiğimi görseler”
İyileştiğinde rahat nefes almanın değerini anladığını belirten Polat, şunları kaydetti:
“Hastanenin camından dışarıya baktığımda insanların sigara içtiğini ve rahat bir şekilde maskesiz dolaştığını gördüğümde ‘keşke benim neler yaşadığımı ve nasıl zorluklar çektiğimi görseler’ diye düşündüm. O ellerindeki sigarayı atar ve maskeyi daha düzgün takacaklarını anlarlardı. ‘Genç hastalara bir şey olmuyor, yaşlı hastalarda daha ağır seyrediyor’ diye bir tabir vardı. Bunun kesinlikle yanlış olduğunu gördüm çünkü ben kendim bu hastalığı çok ağır geçirdim. İleri derece nefes darlığı ve yoğun bakıma düşme durumumda oluşmuştu.”
Hastasını taburcu edemeden Kovid-19’a yakalandı
Kars Harakani Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mine Oğuz da Kars’taki ilk pozitif vakanın kendi hastasında saptandığını anlattı.
Hastasını taburcu edemeden kendisinin de Kovid-19’a yakalandığını belirten Oğuz, şunları söyledi:
“İzolasyonum biter bitmez beni nöbet listesine yazın dedim çünkü arkadaşlarımız çok yoruluyordu. 24 saat nöbet tuttular ve özveriyle çalıştılar. Pandeminin ilk atağı tüm Türkiye için biraz zorluydu. Hiç bilmediğimiz ve deneyimli olmadığımız bir hastalıktı. Yoğun bakım sürecini aslında çok da yaşamayacağını düşündüğümüz 35-50 yaş arasındaki hastalarımız bir anda yoğun bakımlık oldular. Onları her yoğun bakıma verdiğimizde o duygusal yoğunluğu biz de çok fazla yaşadık.”
Bu süreçte çok dramatik olaylarla da karşılaştıklarını dile getiren Oğuz, şu ifadeleri kullandı:
“İki aylık bebeği olan hastalarımız oldu. Çocuğunu emzirmesi gerekiyor ama anne ve evdeki herkes pozitif. Eve göndermek çok riskli, annenin bebeğini öpememesi bile hakikaten bizi üzüyordu. Kaybettiğimiz hastalar oldu, onlar için çok üzüldük çünkü hiçbir hekim hastasını kaybetmek istemez. Gece boyu hiç uyumuyoruz, her hastamız kötüleştiği zaman başından ayrılamıyoruz. Bu süreçte hepimiz çok yorulduk hem duygusal anlamda hem de bedenen çok yorulduk çünkü hastalarımızı kaybetme riskiyle karşı karşıyayız.”
Oğuz, Kovid-19’u atlatarak sağlığına kavuşan hastaları taburcu ederken büyük mutluluk yaşadıklarını da sözlerine ekledi.