Siber zorbalar ile dolandırıcılar bayram tatillerinde fırsat kolluyor
İSTANBUL (AA) – Uzmanlar, bayram dönemlerinde dijital nesnelerle ilişkisi artan yaşlılar ile çocukların kendilerine gelen aramalara ve görüntülü içeriklere dikkat etmesi gerektiğini belirterek, tanımadıkları kişilerden gelen iletişimin, tehdit ve şantajla dolandırıcılık faaliyetlerine zemin hazırlayabileceğini ifade etti.
Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, siber zorbalığın son yıllarda çok yaygınlaştığını söyledi.
Sanal zorbalığın, elektronik ortamda sanal kaynaklar üzerinden hedef kişiye yöneltilen, gerçekliği tartışılan, samimiyetsiz, gereğinden fazla içerik ve sunumla karşı tarafı meşgul ve rahatsız etme, tuzağa düşürme anlamlarının bulunduğunu belirten Dilci, “Tatilde ve yaz aylarında siber zorbalığın arttığını söyleyebiliriz. Bu eylem, normal zamanlarda da çalışma esnasında da karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, internette bilinçli kullanıcı sayısının artırılması, dijital mecralar ve sanal ortamlar konusunda içerik analizi yapılması, paylaşımları düzenleme, engelleme, biçimlendirme ve benzeri yetkinliklere sahip olunması gerekiyor.” değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Dilci, dijital mecralar üzerinden siber zorbalık ve mobbinge maruz kalınabildiğini, bayram ve tatil dönemlerinin sanal mecra korsanlar aracılığıyla duygusal özelliklerinin suistimal edildiğini söyledi.
“En fazla risk grubu yaşlılar ve çocuklar”
Duygusallığın olduğu her ortamda hata payının olduğunu dile getiren Prof. Dr. Dilci, “Sanal mecraların dikkat tacirliğine dönüştürülmesi ve beraberinde birtakım dolandırıcılık faaliyetlerinin kurgulanması diğer normal zamanlara göre tatillerde daha fazla görülüyor. Bu konuda en fazla risk grubu yaşlılar ve çocuklar. Birtakım bahis oyunlarının, kumar organizasyonlarının, sanal bankacılık teması üzerinden dolandırıcılıkların bu sıralarda daha çok yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Örneğin Kurban Bayramı gibi dini duyguların yoğun olduğu dönemlerde fırsat tacirleri bazı dernek isimlerini, logosunu, sanal görselleri kullanarak insanlarımızı dolandırılıyor.” diye konuştu.
Prof. Dr. Dilci, “duygu tacirlerinin” iyi niyetle kurulan iletişimin sonlarına doğru siber zorbalık için harekete geçebildiğini belirtti.
Bayramlaşma etkinliklerinde gönderilen görsel içeriklerin bazı kişilerce kötü amaçlar için kullanıldığını dile getiren Prof. Dr. Dilci, şöyle devam etti:
“Bu nedenle Kovid-19’u da dikkate alarak bayramlaşmaların sesli ve görüntülü, kısa süren aramalarla gerçekleştirmesinde fayda var. Bununla beraber yaşlılarımızın tanımadıkları insanların aramalarına ve kendilerine gelen görüntülü içeriklerine dikkat etmeleri gerekir. Mümkünse tanımadığı kişilerin telefonuna bakmamaları önemli. Çünkü tanımadıkları kişilerle iletişimde, olumsuz bir içerik paylaşımına maruz kalınma sonrasında bunun tehdit ve şantaja dönüştürülmesi, para sızdırma ve dolandırıcılık faaliyetlerine zemin hazırlayabilir.”
Prof. Dr. Dilci, dijital nesnelerle sık temas kurulan iletişimin kontrollü ve bilinçli ilerlemesi gerektiğini, bu çağda tek bir tuşla gerçekleştirilen işlemin sorumluluğunu taşımak gerektiğini belirtti.
İletişimde kullanılan programın da siber zorbalığa ortam hazırlayan etkenlerden olduğunu kaydeden Prof. Dr. Dilci, “Siber zorbalar özellikle bayram ve tatil gibi bu dönemlerde fırsatları kolluyor diyebiliriz. Kullandığımız program veya uygulama sayesinde cihaza erişim sağlayanlar, kişisel bilgilerimize kolayca ulaşabiliyor. Özellikle 50 yaş üstü bireylerin iyi niyeti kullanılarak baskı ve tehditle bir çıkar sağlanma yoluna gidiliyor. Kişisel hesaplara ulaşan dolandırıcılar özellikle 50 yaş üstünü tercih ediyor.” dedi.
Prof. Dr. Dilci, sanal ortamda yapılan indirimli alışverişlerin, link paylaşımı ve kullanımı ve kargo sürecinin de başlı başına siber zorbalık konusu olduğunu vurguladı.
Siber güvenlik uzmanı Sedat Coşkun ise bayram dönemlerinde yoğunlaşan siber zorbalığın vatandaşları tedirgin ettiğini söyledi.
İnsanların değerleri ile dalga geçme, alaya alma, kötüleme, hor görme, çağ dışı ilan etme, ötekileştirme gibi eylemlerin bayram dönemlerinde zirveye ulaştığına dikkati çeken Coşkun, “Yapılan araştırmalara göre siber zorbalık eylemlerinin yüzde 40’ı cinsel, yüzde 20’si politik, yüzde 25’i kişisel, yüzde 15’i inanç ve düşünce konulu zorbalıklar oluyor.” dedi.
Coşkun, siber zorbalığa maruz kalan bireylerin söz konusu yorum, mesaj ve paylaşımları okuduktan sonra yükselecek olan öfkelerini kontrol etmeyi öğrenmeleri gerektiğini ifade etti.
Siber zorbaların gerçek hayatta farklı kimliklerde olduğunu aktaran Coşkun, şöyle devam etti:
“Mağdur olanlar; tedavi olmaya ihtiyaç duyan, dijital kimliğine sığınan, psikolojik sorunları olan insanlarla muhatap olduklarının farkındalığıyla hareket etmeliler. Onlara karşı psikolojik bir savunma hattı oluşturmalılar. Siber zorbaya cevap verirken makul cevaplar verilmeli. Eğer onur ve kişiliğinize veya hayatınıza dair bir hakaret ve tehdit varsa bununla ilgili ekran fotoğrafları ve videolarını delil olarak alıp hukuki olarak ilgili makamlara şikayet edilebilir. Kişiler, siber zorbalık yaptığı tespit edilen kişileri takipten çıkabilir, engelleyebilir ve sosyal ağ sitesine konu ile ilgili şikayette bulunabilirler. Siber zorbalığa maruz kalan çocuklar ise çok dikkatli olunmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarıyla iyi bir iletişim kurması gerekir. Zira çocuk siber zorbalık mağduru olduğunda aileleri veya öğretmenleriyle konuşma konusunda çekimser tavırlar sergileyebilir.”
Ebeveynlerin çocuklarını online tehlikelerden uzak tutmak için bilgisayara aile filtresi yüklemesi gerektiğini, yaşına uygun oyunlarla vakit geçirmesi için teşvik edebileceğini kaydeden Coşkun, “Anne ve babalar, internet kullanımı konusunda çocuklarına belirli sınırlar getirmeli, belirli saatlerde ve sitelerde vakit geçirmelerini sağlamalıdır.” şeklinde konuştu.