Uzmanlar Çin-Hindistan çatışmasını değerlendirdi: ABD'nin Hindistan ile Çin'i rahatsız etmeye çalıştığı söylenebilir
ANKARA (AA) – Çin ile Hindistan arasında onlarca askerin ölmesiyle sonuçlanan çatışmaları değerlendiren uzmanlar, bölgedeki gerginliğin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor.
İki ülke arasında yaşanan çatışmayla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan Ankara Üniversitesi Asya-Pasifik Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (APAM) Müdürü Prof. Dr. A. Merthan Dündar, Çin’in ekonomik ve askeri bir güç olarak öne çıkmaya başladıktan sonra başta ABD olmak üzere küresel güçler ile rekabete girmekten çekinmeyen bir strateji benimsediğini söyledi.
Dündar, ABD’nin Hindistan’ı kullanarak Çin’i rahatsız etmeye çalıştığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Görünürde Keşmir ya da sınır ihlali meseleleri iki ülkeyi karşı karşıya getiriyor gibi gözükse de ABD’nin Hindistan aracılığı ile Çin’i denediğini düşünmek mümkündür. İki güreşçinin elenselerle birbirlerini tartmaları, dengelerini bozmaları ya da kızdırarak kontrolü kaybetmesini sağlamaya çalıştıkları gibi ABD’nin de Hindistan aracılığı ile Çin’i rahatsız etmeye çalıştığını söylemek mümkündür.”
Dündar, Hindistan’ın Çin’e nerede durması gerektiğini ikaz ederken Çin’in de nerede duracağına kendisinin karar vereceğini vurgulamaya çalıştığını ve bu konuda iki taraf da kısa vadede geri adım atmaya niyetli gözükmedikleri için en son sınır kavgaları ve sonunda düşük yoğunluklu silahlı çatışma yaşandığını kaydetti.
İki ülke arasındaki hareketliliğin güç gösterisi veya uyarı niteliğinde olduğu düşünüldüğünde anlaşmanın sağlanacağını ya da bir anlaşma imzalanmasa da tarafların bir sonraki güç gösterisine kadar pozisyonlarını koruyarak çatışmayı askıya alacaklarını düşünmenin mümkün olduğunu belirten Dündar, şunları kaydetti:
“Hindistan ve Çin’in, Keşmir meselesi tam olarak çözülmeden, ABD-Çin rekabeti sona ermeden ve Çin, öncelikle kültürel ekonomik, siyasi ve daha sonra muhtemel askeri yayılma (askeri üs kurma yoluyla) siyasetini azaltmadan, iyi ilişkiler kurarak rekabetten vazgeçmeleri veya gerginlik yaşamamaları şimdilik mümkün gözükmemektedir.”
Dündar, bölgede Güney Kore ve Kuzey Kore arasındaki gerilimin artmasına yönelik, “Güney Kore-Kuzey Kore ilişkilerindeki gerilimin artması sadece bu iki ülkenin yöneticilerinin politikalarının sonucu değildir. Arkalarındaki yönlendiri ve destekleyici ülkeler yani Çin ve ABD’nin mücadelesi iki Kore’nin yakınlaşmasına veya uzaklaşmasına sebeptir.” değerlendirmede bulundu.
“Çin, Batı sömürgeciliği çağında çok fazla toprak kaybetti”
Duy Tan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ulaş Başar Gezgin, Hindistan ve Çin arasındaki sınır anlaşmazlıklarının nedenlerinden birinin, Çin’in, Güney Tibet olarak gördüğü Hindistan topraklarının (Hindistan’ın Arunaçal Pradeş eyaleti) iadesini talep etmesi olduğunu söyledi.
Çin’in kaybettiği toprakları geri almak için çalıştığını vurgulayan Gezgin, “Çin, Batı sömürgeciliği çağında çok fazla toprak kaybetti. Ekonomik ve askeri olarak güçlendikçe bunları geri almanın yollarını arıyor.” dedi.
Gezgin, diğer bir gerginliğin, Çin’in Doğu Asya Denizi’ndeki etkinlikleri olduğunu belirterek, “Hindistan, Çin kuşatması altına girdiği hissine kapılmış durumda. Bölgede Çin’in yükselişinden en çok rahatsız olan bir diğer güç olan Japonya, Çin’in bu genişleme planlarından büyük rahatsızlık duyuyor. Çin’in yükselişi, Japonya ile Hindistan ilişkilerinin gelişmesine yol açarak söz konusu çatışmaya bir boyut daha ekliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Hindistan’la Çin’in karşı karşıya gelmesi yeni değil”
Gezgin, Hindistan-Çin arasındaki anlaşmazlıkların geçmişten geldiğine işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Hindistan’la Çin’in karşı karşıya gelmesi yeni değil. İki ülke kurulduğunda Nehru ve Mao, ülkelerini birbirlerine kardeş ilan etmişti. Ancak bu durum kısa sürdü. 1962’de 1 ay süren sınır savaşı, Çin tarafının işgal ettiği bölgelerden çekilmesi ve ateşkes ilan etmesiyle sonuçlandı ancak bu ateşkes barışa evrilmedi. Bugünkü gerilim bunun bir sonucu.”
Gezgin ayrıca, Dalai Lama’nın ve Tibetli birçok sığınmacının Hindistan tarafından korunmasının bir diğer çatışma noktasını oluşturduğunu ve bunun da iç siyaset için kullanışlı bir araç olduğunu söyledi.
Hindistan ve Çin’in nükleer gücü bulunduğunu ve bu anlaşmazlıklarda nükleer tırmanışın iki ülkenin de zararına olacağını kaydeden Gezgin, “Asıl korkutucu olan, yine iki nükleer güç olan Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışma olacaktır. Aralarındaki anlaşmazlık çok daha büyük. Hindistan-Çin gerilimi, dolaylı yoldan Hindistan-Pakistan ilişkilerini de etkiliyor.” diye konuştu.
“Bu gerginliğin azalma olasılığı çok düşük”
Gezgin, Hindistan-Çin sınırındaki olaylara ilişkin, “Bu gerginliğin azalma olasılığı çok düşük. İki taraf da sınırlar konusunda çok katı. Tacikistan-Çin sınır anlaşmazlığı, Tacikistan’ın büyük toprak kaybıyla sonuçlanmıştı. Barışçıl bir çözümdü ancak Tacikistan’ın zararına oldu. Bir benzeri, Çin-Hindistan sınırı için geçerli olamayacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Çatışma bölgelerinin oldukça dağlık olduğunu ve bu nedenle iki ülkenin kentleri üstünde fiziksel bir etkiye sahip olmadığına dikkati çeken Gezgin, “İki ülkenin varlığını sürdürebilmesi için hayati görünmüyorlar. Bu nedenle, bu gerginliğin karşılıklı ölümlerle düşük yoğunluklu olarak on yıllarca süreceğini söyleyebiliriz.” diye konuştu.
Gezgin ayrıca, Çin’in Sri Lanka’da ve Maldivler’deki yatırımlarının da iki ülke arasındaki gerilime yeni bir boyut ekleyeceğini ifade etti.