Borsayı Operasyon Beklentisi mi Düşürdü?
Finansal Yatırımcılar Derneği Başkanı Ali Bahçuvan açıklıyor! Bahçuvan' ın kendi kaleminden okuyalım!
Uzun zamandır hafta sonu yazılarıma ara verdim.
Her fırsatta bir şeyler söylemek çok anlamlı gelmiyor bana, ancak pandemi dönemi ve sonrasında depremde yatırımcıların uyarılması gereken noktalarda uyarılar yapmak gerekiyordu. Her ikisinde de yatırımcıların çöp fiyatına elindeki hisseleri satmasına mani olmaya çalıştım. Dinleyenler karlı çıktı. Geldiğimiz noktada ise biraz karışık bir durum söz konusu.
Olayın bir temeline inelim.
Geçmişten anlatmaya başlarsak, benim borsa yatırımcısı olduğum günden bu yana borsa devamlı evrim geçirdi. 30 seneyi aşkın bir zamandır borsa yatırımcısıyım. Üye temsilcisi (broker) olarak başladığım borsa hayatımda, yatırım uzmanlığından, fon yönetimine, ekonomist ve stratejist olarak Ar/Ge bölümlerinde çalıştım.
Sonrasında maaşımı zaten bir günde kazanabilecekken neden maaşlı çalışayım diyerek özgür yatırımcı olarak hayatıma devam ettim.
Bu dönemde beraber çalıştığımız bir çok arkadaşımız aracı kurum sahibi oldu. Beraber işlem yaptığımız yatırımcı arkadaşlarımız ise borsa şirketleri satın aldılar. Hatta çırak, kalfa gibi usta yatırımcıların yanında işi öğrenen çocuklar bile şu an ciddi bir servet sahibi.
Piyasada yerli yatırımcıların ciddi bir ağırlığı oldu. Uzman olarak çalıştığım yıllarda bir çok yabancı müşterim vardı. Bunların hiçbirisi kalmadı. Piyasada eski çırakların, kral olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Ekonomi bilgileri çok iyi değil, borsayı kazana- kaybede öğrendiler. Siyasi gücün büyüklüğüne inanıyorlar ve kimseye güvenmiyorlar.
2011 yılında BORYAD Borsa Yatırımcıları Derneği Başkanı iken yaklaşık 22 ülkenin yatırımcı derneği başkanlarını Türkiye’de ağırlamıştık. O zamanlar ülkemize ciddi bir yabancı yatırımcı ilgisi vardı. Yabancı yatırımcı denge unsuru olarak fiyatlarda piyasa yapıcısı olarak ta çok önemliydi. Uzun vadeli yatırım yapar ve manipülasyonlara karşı da bir koruyucu unsur gibi çalışırdı.
Kurumsal yatırımcı bu yüzden önemlidir. Emeklilik fonları bu yüzden önemlidir. Deprem zamanında Varlık fonu alım yapmalı diye önerdiğimde bu eksikliği gidermesi amacıyla önermiştim ve Varlık fonu şu an çok karlı bir yatırım yapmış oldu.
Şimdi piyasada yabancı diye gözüken kurumlar aslında kendisi manipülatör gibi hareket ediyorlar. Kolokasyon hizmeti ile hızlı hareket edip , algoritma ile çalışan , yapay zeka tabanlı trade yazılımları ile direk borsaya bağlanıp, mantık dışı işlemler ile pozisyonun beklenmedik kırılma noktalarında piyasayı manipüle ediyorlar. Gerçek bir piyasa yok.
Kurumsal yatırımcı tarafında bakıyorsun fonun üç müşterisi var, yüzde 700 kazanmış. Halka arzlarda toplu malı alıp, yüksek fiyatlardan vatandaşa satmış.
Diğeri yabancı gözüküyor aracı kurumla anlaşmış, halka arzda toplu alım yapmış bir bakmışsın satmış, para adalara gitmiş.
Her halka arza izin verilmesi ise halka arzın ilk günü taban olan hisseleri ortaya çıkardı. Halbuki 8 milyon yatırımcı gelmişti. Borsa halka arzlar sayesinde gündeme oturmuştu. Daha seçici olunsa daha iyi şirketler çıksa, fiyat istikrarı olsa daha iyi olmaz mıydı?
Geçtiğimiz yıllarda, yılda 10-15 tane halka arz olur ama hiçbiri değer kaybetmezdi. Alanlar para kazanırdı. Piyasa yapıcılığı vardı ve buna emek verirlerdi. Sonra baktık ki bu model iyi halka arzlar hızlandı, yatırımcı sayısı arttı. Ama bir süre sonra önüne gelenin halka arz olduğu bir dönem başladı. Sonuç piyasada altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi. Piyasaya çıkar çıkmaz, satış yasağı bitişiyle halka satışa geçen patronlar ve saçma sapan işlerle borsaya akan paralar çöp gibi görülmeye başlandı.
Piyasada iyi örnekler de var. Halka açıklık oranı yüzde 90 ın üzerinde olan ama azınlık hisse ile yönetildiği halde, şirketi ayağa kaldıran, mali durumunu düzelten patronlar da var. Bu hisse fiyatlarına da yansıyor. Halbuki başta kimse buna inanmamıştı. Bu az sayıdaki patronlara da ödül verilse yeri
Peki şimdi bu işin sorumlusu kim? Buna imkan ve her türlü altyapıyı hazırlayan aracı kurumlar ve bankalara mı operasyon yapılacak? Yoksa borsada algoritma çalıştıran yabancılara mı? Şirketlerin patronlarına mı ? Yoksa yıllardır borsada alım- satım yapan 10 kere batan, 11 kere çıkan yatırımcılara mı? Yoksa piyasayı bulandıran manipülasyonun her türlüsüne sosyal medya hesaplarını da kullanarak bulaşan, vatandaşı dolandıran üç beş çakala mı?
Peki işin sonunda ne çıkacak? 3-6 ay arası tutuklu yargılama sonrasında serbestlik mi? Bir arkadaşımın bir bankada parasını dolandıran bir ekip vardı, yıllardır yargılama sürüyor sanırım 10 sene oldu. Banka diyor ki haklı da olsan yargı kararı lazım. Haklı bir insanın 20 senede mi mahkemede hakkını alması Adalet ? Şüpheli sıfatıyla hapis yatan kişiye karşı tavır şu, ya üç dört ay yatsın ilk duruşmada tutuksuz yargılama çıkar. İddianame uzarsa ne olacak? Bir sene mi yatacaklar? Suçsuz birinin bir gün bile tutuklu kalması, çok yanlış bir şeydir. Hele bir de paranızı riske ederek, ülkeye faydalı olan bir borsada yatırım yaptığınız için bir de üstüne cezaevine giriyorsanız, neden borsaya yatırım yapıyorsunuz, yapmazsınız.
Bugün paranın en çok olduğu BAE, Abu Dabi’de bir serbest bölge var, orada şirketinizi kuruyorsunuz, bir sürü teşvik var. Benim bir şirketime yatırım yapmak istedikleri için görüşme yaptığımız Serbest Bölge’nin CEO’su dedi ki burada İngiliz kanunları geçerli ve İngiltere’den üç tane hakim getirdik, çünkü hızlı karar alınması çok önemli, güven çok önemli.
Finans mahkemeleri ile hızlı kararların alınamadığı bir hukuk sistemi içine yabancı yatırımcı gelmiyor. Yerli de tedirgin bir şekilde geliyor. Kurunun yanında yaş ta yanar diye bir atasözü sadece bizde var. Yabancılar da yaş yanmıyor, çünkü onun adı adalet değil. Eğer sistemi doğru kurmadan, adil ve hızlı bir yargılama yapamadan, operasyon yaparsanız. Piyasadan sermaye kaçışının da önüne geçemezsiniz.
Önce sistemi kurup, sonra BAŞTAN aşağı doğru operasyonlara gireceksiniz işte o zaman, bu iş başarıya ulaşır.
Artık burası Türkiye derken, burada her şey olur anlamında değil. Burada doğru şeyler olur demenin vakti gelmedi mi?
ALİ BAHÇUVAN