Siyasi Dalgalanmalar Gölgesinde Piyasalarda Neler Oldu Neler Bekleniyor
Siyasi Dalgalanmalar Gölgesinde Piyasalarda Neler Oldu Neler Bekleniyor? Global anlamda olduğu kadar yurt içi gündemin de oldukça kırılgan ve hareketli geçtiği bu günlerde, piyasalarda yaşanan gelişmeler nasıl okunmalı? Bu çerçevede küresel ve yurt içi gündem piyasalara nasıl şekil verebilir?

Yayınlama Tarihi: 06.09.2025 16:45
—
Son Güncelleme: 06.09.2025 16:45
Siyasi Dalgalanmalar Gölgesinde Piyasalarda Neler Oldu Neler Bekleniyor? Global anlamda olduğu kadar yurt içi gündemin de oldukça kırılgan ve hareketli geçtiği bu günlerde, piyasalarda yaşanan gelişmeler nasıl okunmalı? Bu çerçevede küresel ve yurt içi gündem piyasalara nasıl şekil verebilir?
Hem yurt içinde hem de küresel ölçekte oldukça kırılgan bir dönemden geçiyoru. Piyasalar özellikle para piyasaları, küçük bir açıklamayla bile yerle bir olabiliyor. Bu kritik günlerde yaşanan olayların doğru analizi ve gelecek günlere yansımaları konusunda doğru tespitler oldukça önemli.
Küresel piyasaların en fazla odaklandığı ve Fed’in 17 Eylül’deki kararını etkileyecek en önemli veri Tarım Dışı İstihdam verisiydi. 75 binlik beklentinin aksine oldukça zayıf bir istihdam raporu görüyoruz. Tarım dışı istihdam yalnızca 22 bin arttı. İşsizlik oranı %4,2’den %4,3’e, geniş tanımlı işsizlik daha da hızlı artarak %7,9’dan %8,1’e yükseldi. İstihdam kompozisyonunda da heterojen ve sağlıksız bir dağılım var. Son 2,5 yılda toplam istihdam artışının %90’ı kamu, sağlık-eğitim ve eğlence-konaklama sektörlerinden geldi. Bu üç sektörü hariç bırakırsak, son 4 aydır tarım dışı istihdam daralıyor. ABD ekonomisinde büyümenin kaynağı olan sektörlerde problemlerin derinleştiğini gözlemliyoruz. Yatırımcılar, Fed’in 17 Eylül’deki toplantısında 25 baz puanlık indirime kesin gözüyle bakıyor. Vadeli piyasalarda yıl sonuna kadar 3 faiz indirimi (75 baz puan) beklentisinin yükseldiğini görüyoruz. Zayıf istihdam verilerinin ardından Fed’in sürece 50 baz puanla başlaması gerektiğini savunanlar da var. Ancak tarifelerin olası enflasyonist etkilerini düşündüğümüzde daha temkinli bir başlangıç olası gözüküyor.
Yurt içi gündem
Yurt içinde haftanın en önemli verisi TÜFE’ydi. Ağustos ayında TÜFE %2,04 artışla medyan beklentinin (%1,8) üzerinde geldi. Yıllık enflasyon baz etkisi etkisiyle %33,52’den %32,95’e geriledi. Manşet enflasyonda gerilemese görsek de aylık bazda gıda tarafından baskının arttığını gözlemliyoruz. Hem işlenmemiş hem işlenmiş gıdada fiyatlar arttı. Taze sebze ve meyvede aylık %2’nin üzerinde artış yaşanırken, yıllık gıda enflasyonu %33’e yükseldi. Konut grubunda doğalgaz fiyatının yarattığı baz etkisi yıllık enflasyonu aşağı çekti. Kira tarafı aylık %4,6 yükseldi ama geçen aya göre ivme sınırlı geriledi. Alkollü içecekler ve tütün grubu ağustosta aylık %5’in üzerinde artış gösterdi ve manşete yukarı yönlü baskı yaptı. Manşet TÜFE'yi gıda ve kira yukarı çekerken, enerji ve giyim aşağı yönlü katkı verdi. Dayanıklı mallarda yavaşlama görsek de hizmet enflasyonu yüksek seyrini sürdürüyor.

TCMB temmuzda sürpriz sayılabilecek ölçüde 300 baz puan indirime giderek politika faizini %43’e çekmişti. Faiz koridoru da aynı ölçüde aşağı çekilerek asimetrik yapı korunmuştu. Şimdi gözler 11 Eylül’deki toplantıya çevrilmiş durumda. Piyasanın beklentisi 200 baz puanlık bir indirim yönünde. Ağustos enflasyonu sonrası yabancı kurumlar patikalarını yeniden gözden geçirdi. JPMorgan ve Morgan Stanley önceki 300 baz puanlık tahminlerini 200 baz puana çekti. Özellikle yerleşiklerin dövize yönelmesini engellemek için TCMB’nin manşet enflasyonun oldukça üzerinde bir faiz seviyesi tutmayı tercih edebileceği yorumları öne çıkıyor. Barclays ise TCMB’nin gevşeme planına devam ederek 11 Eylül’de 250 baz puan indirim yapmasını bekliyor.
Ancak aynı notta, siyasi gelişmelerin ve yatırımcı pozisyonlarındaki değişimin yakından izleneceği de hatırlatılıyor.
Merkez Bankası Başkanı Açıklamalar Yaptı
TCMB Başkanı Fatih Karahan, Bloomberg News’e verdiği mülakatta iyimser mesajlar verdi. Ağustos enflasyonu beklentilerin üzerinde gelse de, Karahan’a göre ana eğilimde iyileşme devam ediyor. Manşet büyüme güçlü çıksa da özel tüketimin üst üste iki çeyrektir gerilemesi, talep koşullarının dezenflasyona destek verdiğini gösteriyor. Karahan, kira ve eğitim enflasyonundaki zayıf iyileşmeye işaret ederek, bu kalemlerin beklentiler üzerindeki etkilerini yakından takip ettiklerini söyledi. Son dönemde siyasi risklerin artması ve enflasyonun beklentileri aşması piyasaların faiz indirim beklentilerini aşağı çekmesine neden olmuştu. Karahan, “Ekonomi dışı faktörler de piyasalara yansıyor, biz bu etkileri izliyoruz. Ama enflasyon beklentilerinin bozulmasına ve talebin dezenflasyonu sekteye uğratmasına izin vermedik, bundan sonra da izin vermeyeceğiz” diyerek kararlılığını vurguladı.
Ekonomi dışı faktörler demişken, bu hafta artan siyasi tansiyondan da bahsedelim. CHP’de İstanbul kongresine ilişkin kriz büyürken, yargı kararları ile YSK kararları birbirine zıt bir tablo yarattı. Mahkeme, 8 Ekim 2023’teki kongreyi iptal edip Özgür Çelik ve ekibini görevden alırken, kayyum niteliğinde geçici bir yönetim atadı. YSK ise ilçe kongrelerinin iptallerini kaldırarak sürecin devamına karar verdi ama il yönetiminin kayyumda kalmasını onayladı. Böylece parti, olağanüstü kurultay sürecine girdi ve 21 Eylül’de güven oylaması ile birlikte Genel Başkanlık ve PM seçimleri yapılacak. Bu siyasi belirsizlik Borsa İstanbul’a da sert yansıdı. Özellikle bankacılık hisselerinde yoğun satışlar gördük. Borsa İstanbul, haftayı %4,95 düşüşle kapatırken, dün gelen YSK kararının ardından satış baskısının yeniden hızlandığı görüldü. Piyasalar, 15 Eylül’de gerçekleşecek kurultay iptal davasına odaklandı.
Haftaya büyüme verisiyle başlamıştık. Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde beklenenden güçlü bir performans sergiledi. TÜİK verilerine göre büyüme yıllık bazda yüzde 4,8 oldu, piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Çeyreklik bazda ise mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış büyüme yüzde 1,6 seviyesinde. Büyümenin kompozisyonunda iç talebin yine belirleyici olduğunu görüyoruz. Harcama tarafında hanehalkı tüketimi yüzde 5,1 artışla büyümeye 3,4 puan katkı yaptı. Özellikle dayanıklı mallarda çift haneli artış dikkat çekiyor. Yatırımlar da yüzde 8,8 büyüyerek son yedi çeyreğin zirvesine ulaştı ve büyümeye 2,2 puan katkı verdi. Sektörel dağılıma bakıldığında inşaat yüzde 10,9 ile en yüksek büyümeyi kaydederek GSYH’ye belirgin katkı verdi. Sanayi yüzde 6,1 büyürken imalat sanayinde yüzde 7’lik artış son 12 çeyreğin en iyi performansı oldu. Hizmetler yüzde 5,6, bilgi ve iletişim sektörü yüzde 7,1 büyüdü. Buna karşılık tarım sektörü yüzde 3,5 daraldı, kamu yönetimi ve eğitim gibi alanlarda da küçülme yaşandı. Devlet harcamalarının yüzde 5,2 daralması büyümeyi 0,6 puan aşağı çekti.

Dış ticaret dengesinde geçtiğimiz ay iyileşme görüyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı geçici verilere göre dış ticaret açığı 4,2 milyar dolar olarak gerçekleşti ve geçen yılın aynı ayına kıyasla %16,7 daraldı. İhracat %0,9 düşüşle 21,8 milyar dolara inerken, ithalat %3,9 gerileyerek 26,0 milyar dolar oldu. Böylece 12 aylık kümülatif dış ticaret açığı 88,3 milyar dolardan 87,5 milyar dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı %83,9’a yükselirken, enerji ve altın hariç tutulduğunda oran %101,8’e ulaştı. İthalat tarafında otomotivdeki hareketlilik sürüyor. Altın ithalatı, ons fiyatlarının yüksek seyrine rağmen yıllık %20’nin üzerinde gerileyerek 1,1 milyar dolarda kaldı. Enerji ithalatı da petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle %8,9 daralarak 4,8 milyar dolara indi. İhracatta sektörler bazında farklı dinamikler gözlemliyoruz. Otomotiv, elektronik ve çelik ihracatı sınırlı artış kaydederken, silah ve mühimmat ihracatı %77,9 gibi dikkat çekici bir sıçrama gösterdi. Avrupa’ya yapılan ihracat EUR/USD paritesindeki avantajın desteğiyle yıllık %0,8 artarken, ABD’ye ihracat %4,5 daraldı.
Avrupa demişken makro tarafta son olarak Euro Bölgesi’ne bakalım. Euro Bölgesi’nde uzun süredir beklenen eşiğin aşıldığını görüyoruz. Ağustosta imalat PMI 50,7’ye yükseldi ve Mart 2022’den bu yana ilk kez büyüme bölgesine geçti. Temmuz’daki 49,8 seviyesinin ardından gelen bu toparlanmada fabrika üretimi ve siparişlerdeki artış belirleyici oldu. Üç buçuk yıl sonra ilk kez yeni siparişlerde aylık artış kaydedildi. Ülke bazında güçlü hikayeler var. Yunanistan 54,5 ile son beş ayın, İspanya 54,3 ile on ayın zirvesine ulaştı. Fransa ve İtalya 50,4 ile sırasıyla 31 ve 17 ayın en yüksek değerlerini gördü. Almanya ise 49,8 ile eşiğin hemen altında kalsa da 38 ayın zirvesini yakaladı. Avusturya 49,1 ile son 37 ayın en yüksek seviyesinde. Perşembe günü ECB’nin faiz kararını takip edeceğiz. ECB, önden yüklemeli faiz indirimlerinin ardından biraz izleme tarafına geçti. Bu toplantıda değişiklik beklenmiyor. Son dönemde ÜFE’deki artış dikkat çekerken, ECB’nin bekle-gör tarafına geçmesi muhtemel.
Hem yurt içinde hem de küresel ölçekte oldukça kırılgan bir dönemden geçiyoru. Piyasalar özellikle para piyasaları, küçük bir açıklamayla bile yerle bir olabiliyor. Bu kritik günlerde yaşanan olayların doğru analizi ve gelecek günlere yansımaları konusunda doğru tespitler oldukça önemli.
Makroekonomi-Jeopolitik-Yurtdışı-Yurtiçi
FED kararları açıklandıKüresel piyasaların en fazla odaklandığı ve Fed’in 17 Eylül’deki kararını etkileyecek en önemli veri Tarım Dışı İstihdam verisiydi. 75 binlik beklentinin aksine oldukça zayıf bir istihdam raporu görüyoruz. Tarım dışı istihdam yalnızca 22 bin arttı. İşsizlik oranı %4,2’den %4,3’e, geniş tanımlı işsizlik daha da hızlı artarak %7,9’dan %8,1’e yükseldi. İstihdam kompozisyonunda da heterojen ve sağlıksız bir dağılım var. Son 2,5 yılda toplam istihdam artışının %90’ı kamu, sağlık-eğitim ve eğlence-konaklama sektörlerinden geldi. Bu üç sektörü hariç bırakırsak, son 4 aydır tarım dışı istihdam daralıyor. ABD ekonomisinde büyümenin kaynağı olan sektörlerde problemlerin derinleştiğini gözlemliyoruz. Yatırımcılar, Fed’in 17 Eylül’deki toplantısında 25 baz puanlık indirime kesin gözüyle bakıyor. Vadeli piyasalarda yıl sonuna kadar 3 faiz indirimi (75 baz puan) beklentisinin yükseldiğini görüyoruz. Zayıf istihdam verilerinin ardından Fed’in sürece 50 baz puanla başlaması gerektiğini savunanlar da var. Ancak tarifelerin olası enflasyonist etkilerini düşündüğümüzde daha temkinli bir başlangıç olası gözüküyor.
Yurt içi gündem
Yurt içinde haftanın en önemli verisi TÜFE’ydi. Ağustos ayında TÜFE %2,04 artışla medyan beklentinin (%1,8) üzerinde geldi. Yıllık enflasyon baz etkisi etkisiyle %33,52’den %32,95’e geriledi. Manşet enflasyonda gerilemese görsek de aylık bazda gıda tarafından baskının arttığını gözlemliyoruz. Hem işlenmemiş hem işlenmiş gıdada fiyatlar arttı. Taze sebze ve meyvede aylık %2’nin üzerinde artış yaşanırken, yıllık gıda enflasyonu %33’e yükseldi. Konut grubunda doğalgaz fiyatının yarattığı baz etkisi yıllık enflasyonu aşağı çekti. Kira tarafı aylık %4,6 yükseldi ama geçen aya göre ivme sınırlı geriledi. Alkollü içecekler ve tütün grubu ağustosta aylık %5’in üzerinde artış gösterdi ve manşete yukarı yönlü baskı yaptı. Manşet TÜFE'yi gıda ve kira yukarı çekerken, enerji ve giyim aşağı yönlü katkı verdi. Dayanıklı mallarda yavaşlama görsek de hizmet enflasyonu yüksek seyrini sürdürüyor.

TCMB temmuzda sürpriz sayılabilecek ölçüde 300 baz puan indirime giderek politika faizini %43’e çekmişti. Faiz koridoru da aynı ölçüde aşağı çekilerek asimetrik yapı korunmuştu. Şimdi gözler 11 Eylül’deki toplantıya çevrilmiş durumda. Piyasanın beklentisi 200 baz puanlık bir indirim yönünde. Ağustos enflasyonu sonrası yabancı kurumlar patikalarını yeniden gözden geçirdi. JPMorgan ve Morgan Stanley önceki 300 baz puanlık tahminlerini 200 baz puana çekti. Özellikle yerleşiklerin dövize yönelmesini engellemek için TCMB’nin manşet enflasyonun oldukça üzerinde bir faiz seviyesi tutmayı tercih edebileceği yorumları öne çıkıyor. Barclays ise TCMB’nin gevşeme planına devam ederek 11 Eylül’de 250 baz puan indirim yapmasını bekliyor.
Ancak aynı notta, siyasi gelişmelerin ve yatırımcı pozisyonlarındaki değişimin yakından izleneceği de hatırlatılıyor.
Merkez Bankası Başkanı Açıklamalar Yaptı
TCMB Başkanı Fatih Karahan, Bloomberg News’e verdiği mülakatta iyimser mesajlar verdi. Ağustos enflasyonu beklentilerin üzerinde gelse de, Karahan’a göre ana eğilimde iyileşme devam ediyor. Manşet büyüme güçlü çıksa da özel tüketimin üst üste iki çeyrektir gerilemesi, talep koşullarının dezenflasyona destek verdiğini gösteriyor. Karahan, kira ve eğitim enflasyonundaki zayıf iyileşmeye işaret ederek, bu kalemlerin beklentiler üzerindeki etkilerini yakından takip ettiklerini söyledi. Son dönemde siyasi risklerin artması ve enflasyonun beklentileri aşması piyasaların faiz indirim beklentilerini aşağı çekmesine neden olmuştu. Karahan, “Ekonomi dışı faktörler de piyasalara yansıyor, biz bu etkileri izliyoruz. Ama enflasyon beklentilerinin bozulmasına ve talebin dezenflasyonu sekteye uğratmasına izin vermedik, bundan sonra da izin vermeyeceğiz” diyerek kararlılığını vurguladı.
Ekonomi dışı faktörler demişken, bu hafta artan siyasi tansiyondan da bahsedelim. CHP’de İstanbul kongresine ilişkin kriz büyürken, yargı kararları ile YSK kararları birbirine zıt bir tablo yarattı. Mahkeme, 8 Ekim 2023’teki kongreyi iptal edip Özgür Çelik ve ekibini görevden alırken, kayyum niteliğinde geçici bir yönetim atadı. YSK ise ilçe kongrelerinin iptallerini kaldırarak sürecin devamına karar verdi ama il yönetiminin kayyumda kalmasını onayladı. Böylece parti, olağanüstü kurultay sürecine girdi ve 21 Eylül’de güven oylaması ile birlikte Genel Başkanlık ve PM seçimleri yapılacak. Bu siyasi belirsizlik Borsa İstanbul’a da sert yansıdı. Özellikle bankacılık hisselerinde yoğun satışlar gördük. Borsa İstanbul, haftayı %4,95 düşüşle kapatırken, dün gelen YSK kararının ardından satış baskısının yeniden hızlandığı görüldü. Piyasalar, 15 Eylül’de gerçekleşecek kurultay iptal davasına odaklandı.
Haftaya büyüme verisiyle başlamıştık. Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde beklenenden güçlü bir performans sergiledi. TÜİK verilerine göre büyüme yıllık bazda yüzde 4,8 oldu, piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Çeyreklik bazda ise mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış büyüme yüzde 1,6 seviyesinde. Büyümenin kompozisyonunda iç talebin yine belirleyici olduğunu görüyoruz. Harcama tarafında hanehalkı tüketimi yüzde 5,1 artışla büyümeye 3,4 puan katkı yaptı. Özellikle dayanıklı mallarda çift haneli artış dikkat çekiyor. Yatırımlar da yüzde 8,8 büyüyerek son yedi çeyreğin zirvesine ulaştı ve büyümeye 2,2 puan katkı verdi. Sektörel dağılıma bakıldığında inşaat yüzde 10,9 ile en yüksek büyümeyi kaydederek GSYH’ye belirgin katkı verdi. Sanayi yüzde 6,1 büyürken imalat sanayinde yüzde 7’lik artış son 12 çeyreğin en iyi performansı oldu. Hizmetler yüzde 5,6, bilgi ve iletişim sektörü yüzde 7,1 büyüdü. Buna karşılık tarım sektörü yüzde 3,5 daraldı, kamu yönetimi ve eğitim gibi alanlarda da küçülme yaşandı. Devlet harcamalarının yüzde 5,2 daralması büyümeyi 0,6 puan aşağı çekti.

Dış ticaret dengesinde geçtiğimiz ay iyileşme görüyoruz. Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı geçici verilere göre dış ticaret açığı 4,2 milyar dolar olarak gerçekleşti ve geçen yılın aynı ayına kıyasla %16,7 daraldı. İhracat %0,9 düşüşle 21,8 milyar dolara inerken, ithalat %3,9 gerileyerek 26,0 milyar dolar oldu. Böylece 12 aylık kümülatif dış ticaret açığı 88,3 milyar dolardan 87,5 milyar dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı %83,9’a yükselirken, enerji ve altın hariç tutulduğunda oran %101,8’e ulaştı. İthalat tarafında otomotivdeki hareketlilik sürüyor. Altın ithalatı, ons fiyatlarının yüksek seyrine rağmen yıllık %20’nin üzerinde gerileyerek 1,1 milyar dolarda kaldı. Enerji ithalatı da petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle %8,9 daralarak 4,8 milyar dolara indi. İhracatta sektörler bazında farklı dinamikler gözlemliyoruz. Otomotiv, elektronik ve çelik ihracatı sınırlı artış kaydederken, silah ve mühimmat ihracatı %77,9 gibi dikkat çekici bir sıçrama gösterdi. Avrupa’ya yapılan ihracat EUR/USD paritesindeki avantajın desteğiyle yıllık %0,8 artarken, ABD’ye ihracat %4,5 daraldı.
Avrupa demişken makro tarafta son olarak Euro Bölgesi’ne bakalım. Euro Bölgesi’nde uzun süredir beklenen eşiğin aşıldığını görüyoruz. Ağustosta imalat PMI 50,7’ye yükseldi ve Mart 2022’den bu yana ilk kez büyüme bölgesine geçti. Temmuz’daki 49,8 seviyesinin ardından gelen bu toparlanmada fabrika üretimi ve siparişlerdeki artış belirleyici oldu. Üç buçuk yıl sonra ilk kez yeni siparişlerde aylık artış kaydedildi. Ülke bazında güçlü hikayeler var. Yunanistan 54,5 ile son beş ayın, İspanya 54,3 ile on ayın zirvesine ulaştı. Fransa ve İtalya 50,4 ile sırasıyla 31 ve 17 ayın en yüksek değerlerini gördü. Almanya ise 49,8 ile eşiğin hemen altında kalsa da 38 ayın zirvesini yakaladı. Avusturya 49,1 ile son 37 ayın en yüksek seviyesinde. Perşembe günü ECB’nin faiz kararını takip edeceğiz. ECB, önden yüklemeli faiz indirimlerinin ardından biraz izleme tarafına geçti. Bu toplantıda değişiklik beklenmiyor. Son dönemde ÜFE’deki artış dikkat çekerken, ECB’nin bekle-gör tarafına geçmesi muhtemel.